Arkeolojik kalıntılar, bizim yaklaşık yarım milyon yıldır vücudumuzu değiştirdiğimizi kanıtlıyor. Arkeologlar, bir Homo eractus bölgesinde, muhtemelen vücudu boyama için, sivriltilmiş kırmızı toprak boyalı sopaları keşfetti. Ölülerini gömmeden önce kırmızı toprak boyasıyla boyarlardı. Bu uygulama belki de, yeniden dirildiğinde vücudu boyalı olarak geri geldi diye yapılmıştır. Homo Sapiens 40.000 yıl önce ortaya çıktı ve kozmetik kullanımı yaygınlaştı. Kozmetiğin gelişmiş kullanımı Güney Irak ve Mısır’da ki medeniyetlerin göz çevrelerine uyguladıkları Kohl boyası ile gözlenebilir. Bu boya gözlerin daha büyük görünmesi için yapılmıştır.
MÖ 2700’ler de Mısırlılar, kraliyet ölüleri için gösterişli piramitleri inşa ettiler. Üst ve alt sınıflar tanımlanmış oldu. Varlıklılar, kozmetik, saç boyaları, peruk ve diğer süsler konusunda hala meşhurlardır. Kozmetik ve lükse bezenmiş olmalarına rağmen alt sınıfların bu tür durumlar için hiç vakitleri yoktu. Bu kozmetiğe olan ilgileri kendilerini diğer sınıflardan ayırmak için doğduğu da düşünülebilir.
Mısırlıların kozmetik alanındaki bilgileri İbranilere, Asurlulara, Babillilere, Perslere ve Yunanlılara kadar ulaşmıştır. Mezopotamya’da kadınlar gözlerine sürme çeker, kına yapraklarını kurutarak toz haline getirir ve bununla saçlarını, tırnaklarını, parmaklarını, avuç içlerini ve tabanlarını boyardı. Babil’in Asma Bahçeleri’nde ise parfüm yapımında kullanılmak için gül, zambak ve çeşitli çiçeklerle otların yetiştirildiği bilinmektedir.
Eski Yunan’da Atinalı kadınlar altın yaldızlı saç pomatları, güzel kokulu merhemler ve tırnak boyaları kullanmışlardır. İlk yağlı kremi yapmayı başaran Yunanlı hekim Galenos’tur. Eski Yunanlılarda konuklara banyo yaptırılması ve kokulu yağlar sunulması yaygın bir gelenektir. Yunan kültüründen etkilenen Romalıların parfüm ve kozmetiklere düşkünlüğü bilinmektedir. 1. yüzyıla ait kaynaklarda, Neron’un yüzü beyazlaştırmak için tebeşir tozu, gözleri boyamak için Mısır’dan getirtilen sürme, dudakları ve yanakları renklendirmek için kırmızı boyalar, dişleri beyazlat mak için süngertaşı kullandığı yer almaktadır.
İÖ 2300’lerde Çin’de, İÖ 1500’lerde ise Hindistan’da çiçeklerden parfüm yapıldığı bilinmektedir. Parfüm ve kozmetik kullanımı 18. yüzyılda İngiltere’de çok yaygınlaşmıştır.
20. yüzyıla gelindiğinde ise Avrupa ve Amerika’da makyaj yapmak modaya uymanın göstergelerinden biri haline gelmiştir. Kozmetik sektöründeki hızlı talep patlamasını erken fark eden Eugène Schueller tarafından modern zamanların ilk sentetik saç boyası 1907’de bulunmuştur. 1936’da ise Eugène Schueller ilk güneş koruyucu kremi piyasaya sürmüştür.1920’lerin “yeni nesil” kırmızı ruj, kırmızı oje, koyu renk göz makyajı, bronz cilt görünümü ise Coco Chanel tarafından yaratılmıştır. Böylece soyluların beyaz tenli gibi görünmesi saplantısı da yıkılmıştır. Chanel hem erkeklerin hem de bayanların bronz ten görünümü elde edebilmeleri için düzinelerce farklı renkte ve türde ürün üretmiştir. Ancak Asya’da hala beyaz tenli olabilmek bir ayrıcalık olarak görünmektedir.
1960-1970’lere gelindiğinde batı dünyasında esmeye başlayan feminizm rüzgarı ve “bir obje değil bir birey” olarak görünme isteği, bayanların “sıfır makyaj”ı tercih etmelerine yol açmıştır. İlk deodorant 1888’de, roll-on deodorant 1952’de, gazlı deodorantlar ise 1965’te üretilmeye başlanmıştır.
1990’lı yıllardan sonra ise yaşlanma karşıtı, bilimsel verilere dayanan dermo-kozmetik ürünler, peptitler, bitkisel ajanlar içeren ürünler, doğaya zarar vermeyen renkli kozmetikler, amonyak içermeyen organik saç boyaları, doğal tüy azaltıcılar, SLES (sodyum lauril eter sülfat) ve SLS (sodyum lauril sülfat) içermeyen özel şampuanlar, erkekler ve çocuklar için özel olarak üretilmiş kozmetikler yer almaktadır.
2000’li yıllara gelindiğinde dünyadaki ve ülkemizdeki bir çok gelişme ile beraber kozmetik sektörümüz hızla büyümeye başlamıştır. Özellikle hammadde tedarik konusunda yaşanan gelişmeler ve en önemlisi internet ile birlikte bilgiye ulaşmanın kolaylaşmış olması sektörde birçok firmanın kurulmasını sağlamıştır. 2005 yılında kozmetik sektörü için önemli bir gelişme bugün halen yürürlükte olan “Kozmetik Kanunu”nun çıkması olmuştur.
Bugün dünya kozmetik pazarının büyüklüğü 250 milyar dolar civarındadır, Türkiye’de ise kozmetik pazarı sadece 2 milyar dolar büyüklüğe sahiptir ve %80’i yabancı markaların kontrolü altındadır. Avrupa’da kişi başına düşen kozmetik harcaması 150 dolar iken bu rakam Türkiye’de hala 30 dolar civarındadır. Ancak batı dünyasında genç nüfusun azalması, Türkiye’de ise artması sebebiyle yakın gelecekte Türkiye’de kişi başına düşen kozmetik harcamasının hızla artacağı öngörülmektedir.